Ceza Hukukunda Kast Nedir?
Kast suçun manevi unsurları arasında yer alır. Türk Ceza Kanununda kast kavramı tanımlanmıştır. Buna göre “kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir” (m.21/1). Bu tanıma göre kastın varlığı için bilme ve isteme unsuru birlikte bulunmalıdır. Bu durumda suçun kanuni tanımındaki haksızlığın tüm unsurlarının somut olayda gerçekleştiğini bilen ve tipi gerçekleştirmeye yönelik hareket eden fail kasten hareket etmektedir. Kasti hareketin varlığı için suç tipinde öngörülen maddi unsurların bilinmesi gerekmektedir. Objektif cezalandırılabilme şartının arandığı suçlarda, bu şartın gerçekleştiğinin bilinip bilinmemesi kastın varlığı açısından önem taşımamaktadır. Örneğin bir aracı tehlikeli bir şekilde süren bir kişinin cezalandırılabilmesi için bu fiilin başkalarının hayatını tehlikeye soktuğunu bilmesi gerekmez.
İşlediği fiil bakımından bir hukuka uygunluk nedeni bulunan fail, bu hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarının gerçekleştiğini de bilmelidir. İşlediği fiille ilgili olarak bir hukuka uygunluk nedeninin maddı şartları gerçekleşmediği halde, bu şartların gerçekleştiği zannıyla hareket eden bir kişinin işlediği suç bakımından kastı söz edilemez.
Doğrudan Kast Nedir?
Doğrudan kast, suçun işlenmesine karar veren failin suçun kanunui tanımındaki maddi unsurların mevcut olduğunu veya fiilin icrası sırasında gerçekleşeceğini ve suç tipinde aranan neticenin meydana geleceğini kesin olarak öngörmesi halinde mevcuttur. Bilerek ve isteyerek suçun kanuni tanımındaki fiilin işlenmesi durumudur. Örneğin;
C kişisini öldürmek isteyen bir kimse onun önüne kendini siper eden D kişisine karşı öldürebileceğini veya yaralayabileceğini öngörmüştür. D’nin ölebileceğini öngörme durumu bir ihtimal değil kesinlik arz eder dolayısıyıla burada fail doğrudan kastla hareket etmiştir.
Sanığın hareket halinde olan aracı ile yere düşen katılanın sol eli ve ayağının üzerinden geçtiği ve katılanın bu şekilde yaralandığı olayda; sanığın, aracının önünde katılanın olduğunu gördüğü halde aracını hareket ettirmesi, aracın hareketi sonucu katılanın aracın ön kaputuna doğru düşmesi, yere düşmemek için aracın ön kaputuna tutunan katılanın düşmesini sağlamak için aracını sağa sola manevra yaptırması, bu manevralar sonucu katılanın dengesini kaybederek araçtan düşmesi, yere düşen katılanın üzerinden hareket halindeki aracı ile geçmesi gözönüne alındığında, sanığın kasten yaralama suçunu doğrudan kastla işlediğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay CGK, 2013/22 E. , 2013/270 K.)
Sanığın, mağdurun aracını hedef alarak, aracın sağ önünden ve yakın mesafeden, bir kez aracın sağ ön farına, bir kez sağ arka çamurluğuna ateş ettikten sonra, doğrudan hedef alarak aracın sağ ön kapı camı kırılacak şekilde, mağdura doğru ateş ettiği, mağdurun o anda direksiyonu tutmakta olduğu sol kolundan ve göğüs kısımlarından hayati tehlike ve organlarında işlev zayıflaması oluşacak şekilde yaralandığı, devamında aracını hareket ettirerek, olay yerinden uzaklaştığı olayda; suçun işlenmesinde kullanılan araç, hedef alınan vücut bölgesi, mağdurda meydana gelen yaralanmanın yeri ve niteliği dikkate alındığında, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının, doğrudan kast ile öldürmeye yönelik olduğunun anlaşılması karşısında, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu olası kastla yaralama suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirdiğinden, bozulmasına.(Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2021/12205 E. , 2021/15195 K.)
Olası Kast Nedir?
Olası kast Türk Ceza Kanununun m.21/2’de düzenlenmiştir. Buna göre; “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır”.
Olası kastta doğrudan kasttaki gibi , bir suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların gerçekleşebileceği fail tarafından öngörülmektedir. Ancak olası kastta bu unsurların gerçekleşeceği muhakkak değil muhtemeldir. Olası kastta fail işlediği fiilin muhtemel bazı neticeleri gerçekleşebileceğini düşünmüş, bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmiş ve bunları kabullenmiştir. Tipikliğin gerçekleşmesinin muhtemel olarak öngörülmesi olası kastın bilme unsurunu;bu ihtimali öngörmesinin yanında failin fiilin sebebiyet vereceği neticenin gerçekleşmesini kabullenmesi ise isteme unsurunu oluşturmaktadır. Yani olas kast için öngörme ve kabullenme unsuru bir arada bulunmalıdır.
Oluşa, kabule, tanıkların ve müştekilerin aşamalardaki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, sanıkların olay günü kavga etmeleri nedeni ile aralarında husumet olan Mustafa’nın işlettiği Dubazade isimli iş yerine sanık …’un kullandığı araçla geldikleri ve sanık …’in müşteki Mustafa’yı korkutmak amacıyla aracın ön camından işletmeye silahla ateş ettiği sırada yoldan geçen müştekiler Kamer ve Vahit’in yaralanmasına neden olduğu olayda, sanıklar lehine TCK’nin 21/2. maddesinde düzenlenen olası kast hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yetersiz ve yerinde olmayan gerekçe ile uygulanmamasına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/3435 E. , 2018/19553 K)