Hırsızlık Suçu Nedir?
Hırsızlık suçu Türk Ceza Kanunun 141. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde yer alır. Hırsızlık suçunun temel şekli, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almaktır. Hırsızlık suçunun temel şeklini işleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alır. Hırsızlık suçuyla temelde mülkiyet hakkı ve zilyetliğin korunduğunu söyleyebiliriz.
Hırsızlık Suçunun Fiil Unsuru
Hırsızlık suçu bakımından fiil unsuru “almak” dolayısıyla burada bir sırf hareket suçundan bahsedilir. Bunun sonucu olarak sadece eşyanın alınmasıyla birlikte ayrıca bir netice aranmaz. Zilyetin o mal üzerinde hakimiyet kuramayacağı için bir zarara uğramış olması söz konusu dolayısıyla zarar suçundan söz edebiliriz.
Hırsızlık Suçunun Mağduru
Hırsızlık suçunda mağdurun sadece taşınır malın mülkiyetini elinde bulundurması veya mala zilyet olması gerekmektedir.
Ölen bir kişiden bir eşyanın alınması durumunda suçun mağdurunun ölen kişi değil onun mirasçılarıdır. Çünkü bir insan öldüğü zaman kişiliğini kaybeder dolayısıyla onun mal varlığı bir bütün olarak yasal mirasçılarına geçer.
Hırsızlık Suçunun Konusu
Suçun konusu, başkasına ait taşınır bir mal olması gerekir. Bir eşyanın mal olabilmesi için mülkiyete konu olabilen bir eşya olması gerekir. Mülkiyete konu olabilmesi bakımından Medeni Hukuk’a göre nitelendirme yapılmalı. Medeni hukuk bağlamında mülkiyete konu olabilen eşyadan bahsedebilmemiz için öncelikle bazı unsurların bulunması gerekir. Bu unsurlar;
- Üzerinde hukuki anlamda bireysel hakimiyet sağlanabilecek bir şey olmalıdır.
- Cismani yanı fiziki bir varlığının olması lazım.
- Kişilik dışı olması lazım.
- Sınırlanabilen bir şey olmalıdır.
- Ekonomik değer taşımalıdır.
Eşya dediğimiz şeyin elle tutulabilen, gözle görülebilen, boşlukta yer kaplayan yani aslında algılanabilen bir varlık olması gerekiyor. Maddi varlıkların bu anlamda eşya olarak kabul edilmesi gerekiyor.
Kişilerin fikri, hakları bu anlamda buluşları ya da yazdığı bir sanat eseri hırsızlığın konusu olamıyor. Bu gibi durumlar fikir ve sanat eserlerinin korunması bağlamında ele alınır. Fikir ve sanat eserini oluşturan şey somutlaşmışsa yani bu bir kaset olduysa ya da bir heykel ise artık cismani bir varlığa dönüştüğü noktada fikrinin çalınmasından değil hırsızlık suçundan bahsedilir.
Oyunlardaki sanal bir karakter bir eşya olarak değerlendirilmediği için ancak bir veri olarak değerlendirilip TCK m.244’de düzenlenen “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçunun hükümlerine gidebiliriz.
Mülkiyete konu bir eşyadan bahsedebilmemiz için bunun üzerinde tasarrufta bulunabildiğimiz bir şeyler olması gerekiyor. Yani gökyüzündeki yıldızlar, güneş ve ay üzerinde böyle bir hak iddia etmemiz mümkün olmadığı için bir mülkiyet hakkından da bahsedilemez. Ancak bunları belirli bir şeyde sınırlandırabiliyorsak (suyu belli bir şişeye dolduruyoruz) artık maddi olarak onlara sahip olabildiğimiz noktada bu anlamda gene bir mülkiyete konu eşyadan bahsedebiliriz.
Hırsızlık suçunun konusu muhakkak insan dışı olması gerekir. O yüzden de kişinin kendisi ya da kendisine ait doğal vücut parçalarının, bu anlamda uzuvlarının suçun konusunu oluşturmaz. Ancak vücuttan ayrılabilen artık vücuttan bağımsızlığını koruyan yapay şeyler mesela takma diş gibi birtakım uzuvları eşya niteliğinde olduğu da doktrinde kabul ediliyor. Saç kesildi ve kişiden artık bağımsızlığını kazandığı durumda suçun konusunu oluşturabileceğini kabul etmek gerekir ama doğrudan kişiye bağlı olduğu kısımda bunun kişinin bir parçası olarak değerlendirilip suçun konusu olmayacağını söylemek gerekir. İnsan cesedi bir eşya olarak değerlendirilmez.
Hırsızlık suçunun oluşması bakımından malın taşınır olması lazım. Taşınırdan kastımız fiilen taşınabilir bir eşya olması yeterli ancak bazı durumlarda taşınmaz olmakla birlikte belli parçaların sökülmesi durumunda artık bunların taşınır bir mal niteliğine geldiğini söyleyebiliriz. Camın çalınması, pencerenin çalınması gibi durumlarda bir şeyin kısmını sökerek artık bu durumda taşınır bir maldan bahsetmiş olabiliriz. Normalde mal taşınmaz olmakla birlikte artık o oradan sökülerek taşınabilir hale geldiyse gene burada bir taşınır malın varlığından bahsetmemiz söz konusu.
Hırsızlık Suçunun Manevi Unsuru
Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Kastın kapsamı TCK m.141’e göre failin hırsızlığa konu eşyanın başkasına ait bir mal olduğunu ve zilyedin de bu konuda rızasının bulunmadığını biliyor olması gerekiyor. Onun dışında kişi hataya düşmüş olabilir ve bunun sonucunda kendi malı zannederken başkasının malını alıp götürmüştür.
Maksat unsuruna göre fail, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekir. Suçun tamamlanması bakımından muhakkak bu yararın elde edilmesini aramamız gerekmiyor. Burada önemli olan kişinin bu amaçla hareket etmesi ve alma fiili unsurunu tamamlamasıdır. Ayrıca failin bir yarar sağlamış olmasını aramıyoruz. Failin maksadının eşyaya zarar vermek olması hâlinde burada hırsızlık değil mala zarar verme suçu söz konusu olur.
Kullanma Hırsızlığı Nedir?
TCK m.146’da düzenlenmiştir. Hırsızlık suçuna konu olan malın geçici bir süre kullanılıp zilyedin iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde fail kullanma hırsızlığından dolayı cezalandırılır. Kişi kendise veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bu malı alıyorsa hırsızlığın temel şeklinden bahsediyoruz ama eğer burada failin amacı en başından itibaren geçici bir süreyle bu malı kullanıp daha sonra iade etmekse kullanma hırsızlığından bahsediyoruz. Kullanma hırsızlığı durumunda şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz
Hırsızlık Suçunun Nitelikli Halleri
Hırsızlık suçunda daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haller TCK m.142’de düzenlenmiştir.
- Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında (TCK 142/1-a)
- Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında (TCK 142/1-c)
- Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında (TCK 142/1-d)
- Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında (TCK 142/1-e)
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
- Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak (TCK 142/2-a)
- Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle (TCK 142/2-b)
- Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak (TCK 142/2-c)
- Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle (TCK 142/2-d)
- Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle (TCK 142/2-e)
- Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak (TCK 142/2-f)
- Büyük veya küçük baş hayvan hakkında (TCK 142/2-g)
- Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında (TCK 142/2-h)
İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
Hırsızlık suçunun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (TCK 142/3)
Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır (TCK 142/5)
Hırsızlık Suçunun Gece Vakti İşlenmesi
Güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman aralığı gecedir. Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi durumunda ceza yarı oranında arttırılır.
Daha Az Cezayı Gerektiren Haller TCK m.144’de Düzenlenmiştir
- Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde (TCK 144/1-a)
- Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla (TCK 144/1-b): Bu nitelikli halde önemli olan nokta, fail ile mağdur arasında gerçekten hukuki bir ilişkiye dayanan bir alacak ilişkisi bulunacak ve failin de amacı bu alacağını tahsil etmek olacak.
Hırsızlık suçunun bu durumlarda işlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Az Olması (TCK m.145)
Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Yargıtayın içtihatlarında hem malın değerinin gerçekten az olması hem de failin bu konudaki kastının da bu yönde olması önemlidir. Örneğin hırsızın bir yere girdi ve alabileceği daha yüksek değerli mallar varken düşük değerli malları alması.
Kullanma Hırsızlığı (TCK m.146)
Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.
Hırsızlık suçunun konusu kullanılıp iade etmeye uygun bir mal olmalıdır. Failin en başından bunu alırken kastı da önemlidir, çünkü TCK m.168’de genel bir pişmanlık hükmü var. Örneğin; Bir kişi malı aldı ve daha sonra pişman oldu ve iade etti ya da iade etmese bile malikin zararını giderebilir. Etkin pişmanlıkta kişinin kastı en başından itibaren malı kullanıp iade etmek değildir. O yüzden kullanma hırsızlığı ile etkin pişmanlık arasında maksat farkı vardır.
Hırsızlık Suçunda Zorunluluk Hâli (TCK m.147)
Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Hırsızlığa Teşebbüs
Hırsızlığa teşebbüs için fail fiilin icrasına elverişli hareketlerle başlayacak ancak elinde olmayan sebeplerle suçu tamamlayamayacaktır. Hırsızlık suçun tamamlanması bakımından failin, zilyedin mal üzerindeki hakimiyetini ortadan kaldırması ve kendisinin bir hakimiyet kurmasını arıyoruz ama bu hakimiyeti kuramadan kişinin yakalanması ya da korkup eşyayı bırakıp kaçması söz konusuysa artık burada hırsızlık suçu teşebbüs aşamasında kalmıştır.
Hırsızlık Suçunda İçtima
Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz. (TCK m.142/4) Bu bir gerçek içtima hükmü yani hem konut dokunulmazlığından hem de mala zarar vermeden ceza verilir.
Hırsızlık Suçunun Diğer Suçlardan Ayrıldığı Noktalar
Hırsızlık suçunda özellikle güveni kötüye kullanma ve yağma bakımından belli ayrım noktaları vardır. Hırsızlıkta zilyedin rızası hilafına bir taşınır malın kendisi ya da başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınması gerekiyor. Bu yüzden de hırsızlık suçunda muhakkak bir taşınırın başkasına ait olması gerekir. Hem taşınır bir mala karşı işleniyor hem de buradan alınırken zilyedin rızasının bulunmaması gerekiyor.
Hırsızlık Suçu ile Yağma Suçu Bakımından Ayrım: Yağma suçunda bir başkasının, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılınmalıdır.
Yağma suçu bir bileşik suçtur yani ya tehdit ve hırsızlık ya da cebir ve hırsızlık bir araya geliyor ve yağma suçu oluşuyor. Hırsızlık suçundan ayrıldığı nokta ise, hırsızlıkta zilyedin rızası yokken yağmada aslında kişi bu şeyi tehditle zorlanıyor ya da cebirle zorlanıyor vermeye zorlanıyor. Yine burada bir malı teslime zorlamak dediği için özellikle taşınır dememesi yağma ile hırsızlık arasındaki farkı ortaya koymuş oluyor.
Hırsızlık Suçu ile Güveni Kötüye Kullanma Suçu Bakımından Ayrım: Güveni kötüye kullanma suçunda, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi cezalandırılır. G
Güveni kötüye kullanma suçu bakımından inkar eden kişiden bahsedilir. Örneğin; Ben malımı diğer bir kişiye belli bir amaçla ama rıza dahilinde zilyetliğini devrediyorum, ancak fail bu zilyetlik olgusunu reddeder ya da bu zilyetlik olgusunun devri amacı dışında bir şekilde bu mal üzerinde bir tasarrufta bulunur. Hırsızlıkta rıza hiç yokken güveni kötüye kullanmakta aslında en başından mağdurun bir rızası vardır. Bu rıza cebir veya tehditle zorlanmış ya da hileye uğramamış bir rızadır. Ancak daha sonrasında failin gerçekleştirdiği bu devir olgusunun inkârı ya da farklı bir şekilde tasarruf söz konusu.
Yine güveni kötüye kullanma suçunda taşınır-taşınmaz mal ayrımı söz konusu değil.
En temelde hırsızlık suçunun diğer benzer suçlardan ayrım noktası, birincisi malın niteliğinin taşınır olup olmaması ikincisi mağdurun bu konuda rızasının bulunup bulunmaması gibi hususalar önemlidir.